"Lütfen namaza durmadan saflarý düz tutalým!" Bu uyarýyý ezandan sonra cami veya mescit içinde, ya görevlilerden biri veya cemaatten kendinde bu cesareti bulan biri yapar. Herkes b ...  

Saflarý Düz Tutalým / Ali Osman Koçkuzu

"Lütfen namaza durmadan saflarý düz tutalým!"

Bu uyarýyý ezandan sonra cami veya mescit içinde, ya görevlilerden biri veya cemaatten kendinde bu cesareti bulan biri yapar. Herkes buna uyar. Sünnet kýlýnýrken artýk cemaat saflarý tutmuþ ve farza hazýr hale gelmiþtir. Fakat bu yapýlan hareket doðru ve sünnete uygun deðildir.

Cami içi davranýþ âdabý son altmýþ beþ senede hayli deðiþti. Yeni yeni usuller konuldu. Ama bunlarý kim tavsiye etti veya dinimizin emir ve isteklerine uygunluðunu kim onayladý bilemeyiz. Bu yenilikler pek çoktur. Dýþtaki ezan okununca, içeride birisi ezan duasý yapar. Bütün cemaati rahatsýz eder. Baðýrýr, çaðýrýr. Duaya yeni yeni kelimeler ekler, yanlýþ okur, böylece sünnette olmayan bir bid'atý merasim halinde Müslümanlara yaptýrýr. Doðrusu herkes kendi ezan duasýný okuyacak ve Peygamberimizin duasýna ek ve ilave yapmadan okuyacak, sessizce. Dua bittikten sonra, herkes ayaða kalkmaða çabalarken sonra baþlýktaki emir gelir. Doðrusu herkes sünneti ya evlerinde veya iþ yerlerinde kýlacak, camiye gelecek, farzý beraber kýlacaklar. Evde ve iþ yerinde sünnet kýlamamýþ ise Müslümanlar, daðýnýk olarak sünneti istediðimiz yerde kýlacaðýz, sonra ikamet ile farz için saf tutacaðýz.

Bu iþler neden böyle yaygýnlaþýr ve yapýlýr? Bizim düþünebildiðimiz þudur: "Yanlýþ ve bid'at olan nesnenin "tutma ve uygulama " þansý çok fazladýr". Camilerde ezandan sonra yýllardýr bu emir dinlenir ve ardýndan baþka bir emir daha gelir, "ön kýsým beþ saftýr, ona göre durunuz!". Halbuki öndeki yer altmýþ senedir sadece üç saf alýr, çok sýkýþtýrýrsanýz, huzursuz bir namaz kýldýrýr ve dört saf yaparsýnýz o kadar.

Farzý kýldýktan sonra da saflar kilitlenmiþtir. Diðer sünnetler de saf halinde kýlýnacaktýr. Ýþiniz varsa çýkýp gidemezsiniz. Doðrusu, farz kýlýnýnca daðýlýp, sünnetleri istediðimiz yerde, özellikle de son cemaat mahalli diye tanýmlanan revak altlarýnda veya son saflarda kýlacaktýk.

Farza dururken, ayak ökçelerinden ve omuzlardan hizaya bakýp saflarýmýzý düzeltecektik. Doðrusu böyle idi. Ama birileri ilk safa fitil çaktý, kordon döþedi, sonra da yanlýþ olarak "ayaklarýnýzýn parmak uçlarýný buna deðdiriniz!" emrini verdi. Tabii saflar da eðri büðrü oldu. Bu kötü adet de iyi tuttu. Bir baþka kardeþimiz "ayaðýnýzýn ortasýný kordona veya fitile koyunuz!" buyurdular. Öyle yapanlar da oldu. Camilerdeki halýlarda tek kiþilik küçük seccadeler var. Bunlarýn çok düzgün bir saf teþkil ettiðini görmekteyiz. Ama camiye giren yere bakýp bunlardan birinde ayaðýný ve baþýný koyacaðý yeri belirlemeden önce, havalara bakarak gelir ve secde yerine ayaklarýný koyar. Ne kadar kötü bir durumdur bu. O güzel halý desenlerinde, ayak konulacak mahaller ne kadar güzel belirlenmiþtir, ama onlara uymamak bizim kardeþimizin en baþ iþidir.

Farza dururken, "hayye ale'l-felah!" cümlesinde ilk tekbir alýnýr idi. Sonra, dýþarýdan gelen birisinin yardýmýyla bu iþ biraz ileri alýndý ve ikamet bittikten sonra, imamlarýn keyfine göre gecikir oldu. Bir de saðýna soluna bakarak tanzim eder görünme adeti devam etti gitti. Dýþ ezan okunurken, içeride kimse konuþmamalýdýr. Ýçerideki konuþmanýn dinimiz açýsýndan bir dayanaðý yoktur. Eskiden yaný son yirmi yýla kadar va'z adý altýnda yapýlan konuþmalar, cemaat daðýldýktan sonra kalanlara yapýlýr idi. Mutlaka dinlettirmek için namaz öncesine alanlarýn gerekçesini bilmemekteyiz. Ama ezan baþlamadan iki dakika önce bu güzel konuþmalar sona erdirilmeli ve cemaat ezaný tekrarlamalý, sonunda ezan duasýný okumalýdýr.

Minberdeki zoraki Türkçe dualara "Âmin!" deyiþler, her halde minberdeki hutbemizin ya hükmünü yok eder veya sevabýný alýr götürür. Çünkü susmamýz gereken yerde hep birden baðýrýyoruz. "Cemaat bilmiyor, ne yapsýn!" diyemeyiz. "Bilmiyorsa öðrensin!". Ýyi bir hatip, akýllý bir Cuma imamý, cemaate hutbe iradý esnasýnda yüksek sesle "Amin!" demeleri için fýrsat vermemelidir. Doðrusu budur. "Þimdiye kadar doðru yaptýk, biraz da eðri yapalým!" diyenler olabilir. Ama böyle düþünmek de doðru deðildir.

Kaynak: http://memleket.com.tr/author_article_detail.php?id=9508&uniq;_id=1252124281